II. Abdülhamid dönemindeki eğitim yatırımlarını özetlersek

II. Abdülhamid dönemindeki eğitim yatırımlarını özetlersek ;

Bu gün Deniz Harp Okulu'nun temeli olan Deniz Mühendislik Okulu , GATA 'nın atası olan Askeri Tıp Okulu, Harp Okullarının temeli olan Mekteb-i Harbiyeler , Askeri Baytar Okulu , Kumral okulu , sonradan adı Siyasal Bilgiler Fakültesi olan MEkteb-i Mülkiye , bugünkü İstanbul Üniversitesi tıp fakültelerinin çekirdeği olan Mekteb-i Tıbbıye-i Mülkiye Abdülhamid döneminde geliştirilen ve bugünkü modern kimliklerine ulaşan eğitim kurumları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tabii bir de bu dönemde tasarlanıp açılan yüksek okullardan bahsetmeliyiz.
Bunlar arasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin temelini teşkil eden ve Mecelle müellifi Cevdet Paşa'nın nutkuyla açılan Mekteb –i Hukuk (1880) şimdi Ankara' ya taşınmış olan Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi ( 1887 ; sonradan Abdülhamid'e muhalif olan Mehmed Akif de burada okuyanlar arasındaydı) , öğretmen okulları ( Darülmualliminler ) , sonraları adı Yüksek Mühendis Mektebi olan Hendese-i Mülkiye Mektebi , Osmanlı ve Cumhuriyet sanatkarlarının çoğunun bünyesinde yetiştiği Sanayi-i Nefise Mektebi ( 1882 ; bugünkü Güzel Sanatlar Fakültesinin Başlangıcıdır) , yakın zamanlara kadar varlığını koruyan İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi 'nin çekirdeği olan Hamidiye Ticaret Mektebi (1884) , Arap ve Kürt aşiretlerinin çocuklarını okutmak ve Osmanlılık fikriyatını bedevi kabilelere yaymak için düşünülen ve dahice bir fikir olduğu kabul edilen Aşiret Mektebi ( 1892) , Bursa 'da İpek böcekçiliği Enstitüsü 'nün temeli olan Harir Darütta 'limi ve Harir Darüttahsili mektepleri (1886-1889) , Bağcılık ve Aşıcılık Okulu , Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu ve Uygulama Okulu gibi son derece zengin bi okul zinciri kurulmuş , 20. yüzyıla girilirken bu okullardan yetişenler Türkiye 'de Cumhuriyet'i , diğer bölgelerde ise Osmanlı'dan kopan diğer devletleri kurmuşlardır. Hatta 1936 ' da Türkiye'ye gelen Suudi Ailesinden genç Prens Faysal ( sonra kral oldu ) , basın toplantısında İstanbul Türkçesiyle konuşmaya başlayınca gazeteciler Türkçeyi nasıl bu kadar kusursuz konuştuklarını sormuş , o da bunda şaşılacak bir şey olmadığını , çünkü dedelerinin İstanbu'da okuduklarını söylemiştir!

Tabii bu okul zincirine 1898 yılında Ankara'da Numune Çiftliği'nin içinde açılan bir Çoban Mektebi'ni de eklememiz gerekir. Anlayavağınız , çobanların dahi okullu olmasının arzulandığı bir dönemdir Sultan 2. Abdülhamid'in iktidar yılları

Kaynak : Abdülhamid 'in Kurtlarla Dansı , Mustafa Armağan , Sf. 244