İngiliz gazeteleri, şimdiye kadar pek çok defa İngiltere'nin Arabistan siyasetini açıklamışlardır. Fakat şimdiye kadar hiç biri Standard gibi "Arabistan, İngiliz himayesine girmelidir, 56 milyon müslüman tebaası olan İngiltere'nin, müslümanların mukaddes şehirlerine sahip olması tabiidir" diye açıkça yazmamışlardı.
Maalesef İngiltere'nin Arabistan'da nüfuzu çok kuvvetlidir. Şimdiden Yemen'de başımıza güçlükler çıkmaya başlamıştır, İngilizlerin tahrik etlikleri Arap kabileleri arka arkaya isyan etmektedirler.
Aden İngilizlerin Arabistan'daki harekâtı idare ettikleri umumî karargâhtır. Bize karşı kullandıkları silâhlar da Aden silâh deposundan çıkmaktadır. Burada hakikaten çok güç bir vaziyette bulunmaktayız. Ancak kabile reislerine hediye ve bahşiş dağıtmak suretiyle İngiliz entrikalarına karşı kendimizi müdafaaya çalışıyoruz,
Aden, Afrika'nın şark kısmına da hükmettiğinden, Arabistan'ın Cebelitarık'ı sayılabilir. Kızıldeniz'de, Almanya ile Fransa donanmalarının da birer üssü bulunmasını tercih ederdim. İngiltere, Fransa ve Almanya'nın taleplerine karşı tehditkâr bir tavır takınmaktadır. Eğer Fransa İle Almanya anlaşıp birbirlerini tutsalardı o zaman John Bull baş eğmeye mecbur olurdu.
Bizim için ehemmiyetli olan Şam ile Mekke arasındaki demiryolunu en kısa zamanda inşa edebilmektir. Bu suretle karışıklık arttığında süratle asker göndermemiz mümkün olacaktır. Ehemmiyetli ikinci nokta da müslümanlar arasındaki bağı öylesine kuvvetlendirmektir ki, İngiliz hainliği ve hilekârlığı bu sağlam kayaya çarparak parçalansın...
Sultan Abdülhamid , Siyasi Hatıralarım , sf 106